
Hepimiz bazen bir patates cipsi paketini hızla tüketmek ya da bir kutu bisküviyi bitirmek istemişizdir. Ama bu davranışın sadece irade eksikliğiyle ilgili olmadığını biliyor muydunuz? Yüksek oranda işlenmiş gıdaların bağımlılık yapıcı etkisi, giderek artan sayıda araştırma tarafından doğrulanıyor. Bu yiyecekler, insanların beyinlerinde ve bağırsaklarında bir dizi biyolojik etki yaratıyor ve aşırı yeme gibi davranışlara yol açabiliyor.
Aşırı işlenmiş gıdalar, şeker, tuz ve yağ oranlarının artırılmasıyla, endüstriyel fabrikalarda üretilen yiyeceklerden oluşuyor. Bu yiyecekler, doğal bileşenlerin yüksek dozları ile beyin ödül sistemini uyarıyor. İnsanlar bu yiyecekleri yediğinde, beyin dopamin gibi “iyi hissettiren” kimyasallarla ödüllendiriliyor ve bu durum, gıda tüketimini zorlayıcı bir hale getiriyor.

Araştırmalar, aşırı işlenmiş gıdalara bağımlılığın tütün ve alkol gibi maddelere benzer özellikler taşıdığını gösteriyor. Bağımlılık belirtileri arasında, bu yiyecekleri sürekli düşünme, onlara karşı koyamama, hatta yoksunluk belirtileri yer alıyor. İnsanlar bu yiyecekleri kesmeye çalıştıklarında, baş ağrısı, yorgunluk ve sinirlilik gibi çekilme semptomları yaşayabiliyorlar.
Aşırı işlenmiş gıdaların, özellikle obezite ve diyabet gibi hastalıklarla ilişkili olduğu biliniyor. Ancak, bu yiyeceklerin beynimize nasıl etki ettiği ve neden bu kadar güçlü bir bağımlılık oluşturduğuna dair daha fazla araştırma yapılması gerektiği de ortada. Bu sebeple; yiyeceklerin tüketimini sınırlamak, yalnızca fiziksel sağlık değil, zihinsel sağlık açısından da faydalı olarak görülüyor.