Turizoom Yönetim Kurulu Başkanı Ali Can Aksu, Türkiye turizminin geleceği ve ekonomisi açısından “her şey dahil” sisteminin yeniden ele alınması gerektiğine dikkat çekti.

Aksu, Türkiye’nin bu sisteme geçişini değerlendirerek, “Türkiye’nin ‘her şey dahil’ sisteme geçişi, turizm sektöründe yaşanan uluslararası rekabet, ekonomik koşullar ve turizm anlayışındaki değişimlerin bir sonucudur” dedi.

1990’lı yıllarda Avrupa pazarına açılım ve rekabetçi fiyat politikasıyla Türkiye’nin İspanya, Yunanistan ve İtalya gibi rakip destinasyonlarla rekabet edebilmek için fiyat avantajına dayalı bir model geliştirdiğini belirten Aksu, “Avrupa’dan charter uçuşların artmasıyla, paket turlarla gelen turist sayısında hızlı bir artış oldu. Antalya bölgesindeki büyük oteller, turistlerin daha uzun süre kalmasını ve tatil masraflarını önceden bilmesini sağlayan ‘her şey dahil’ sistemini uygulamaya başladı. Daha sonra bu sistem Ege ve bazı kıyı şeridinde de yaygınlaştı” diye konuştu.

Bu sistemin kısa vadede turist çekme ve doluluk oranlarını artırma gibi avantajları olduğunu vurgulayan Aksu, “Uzun vadede Türkiye turizminin sürdürülebilirliği ve kalite algısı üzerinde olumsuz etkiler yarattığı görülmüştür. Turistler, otel dışına çıkmadan tüm ihtiyaçlarını karşıladığı için yerel esnaf ve küçük işletmeler ciddi gelir kaybı yaşamış, bölgesel kalkınma zarar görmüştür” ifadelerini kullandı.

Aksu, fiyat odaklı rekabetin hizmet kalitesine zarar verdiğini vurgulayarak, “Oteller düşük fiyat politikasıyla rekabet ediyor. Bu durum hem hizmet kalitesini hem de nitelikli turizm çalışanlarını olumsuz etkiliyor. Maliyetleri düşürmek için yiyecek ve içecek kalitesinde kısıtlamalar yapılabiliyor. Bu da ülke turizmiyle ilgili genel kalite algısını zedeliyor” dedi.

Çevresel etkiler konusunda da uyarıda bulunan Aksu, “Büyük ölçekte tüketim ve atık üretimi çevre üzerinde ciddi bir yük oluşturuyor. Her şey dahil otellerin enerji, su ve gıda tüketimi oldukça yüksek. Bu durum kârlılığı ciddi anlamda azaltıyor” diye konuştu.

En önemli sorunun Türkiye’nin turizm markasına etkisi olduğunu vurgulayan Aksu, “Tüketim ekonomisiyle Türkiye’nin kültür ve turizm destinasyonlarının dünyada tanınması yıllarca geride kalmıştır. Bu sistem gün geçtikçe genellikle düşük bütçeli turistleri hedef alıyor. Oysa nitelikli turizm, harcama kapasitesi daha yüksek, kültürel ve çevresel hassasiyetlere sahip bir profili çeker. Her şey dahil sistemin yaygınlaşması bu profili kaybetmeye neden oluyor” dedi.

Aksu, bu sistemin nitelikli ve kalifiye personelin sektörden uzaklaşmasına da yol açtığını belirterek, “Sonuç olarak bu sistemden çıkmak zor olsa da, 5 veya 10 yıllık geçiş süreci planlarını başlatmak gerekiyor. Aksi takdirde her şey dahil sistem uzun vadede Türk turizminin kalkınmasını engellemeye devam edecektir” ifadelerini kullandı.