Swissotel The Bosphorus İstanbul’da düzenlenen GastroShow 2025, “Sağlık” temasıyla gastronomi, turizm ve iş dünyasının liderlerini aynı sofrada buluşturdu. Türk mutfağının uluslararası markalaşma yolculuğuna yön veren etkinlikte; sürdürülebilirlik, sıfır atık, sağlık ve kültürel miras konuları öne çıktı.

Türk gastronomisini dünya sahnesinde konumlandırmayı hedefleyen GastroShow 2025, bu yıl “Sağlık” temasıyla Swissotel The Bosphorus İstanbul’da gerçekleşti. Gastronomi Turizmi Derneği (GTD) tarafından düzenlenen etkinlik; Türkiye’den ve yurt dışından sektörün öncü isimlerini, akademisyenleri, belediye başkanlarını, gastronomi uzmanlarını ve uluslararası temsilcileri bir araya getirdi.

Açılış töreninde yapılan konuşmalarda geleceğin mutfaklarının hem çevreye hem de topluma karşı sorumluluk bilinciyle şekillenmesi gerektiği vurgulandı. Katılımcılar, markalaşma, sağlık ve sürdürülebilirlik kavramlarının gastronomi turizminin geleceğinde belirleyici rol oynayacağına dikkat çekti.

Gürkan Boztepe: “Türk Mutfağı Artık Küresel Sahneye Çıkıyor”

GTD Başkanı Gürkan Boztepe, Türk gastronomisinin artık yalnızca bir mutfak değil, bir marka kimliğiyle dünyaya açıldığını vurguladı.
Açılış konuşmasında GastroShow’un Türkiye’nin uluslararası tanıtımında stratejik bir rol üstlendiğini belirten Boztepe, “Rusya’da Gastronomi Turizmi Derneği ofisimizi açtık. Şimdi Karadeniz mutfağı odaklı yeni bir iş birliği başlatıyoruz,” dedi.
Turizmin artık “gezmekle değil, tatmakla ölçüldüğünü” ifade eden Boztepe, “Bizim mutfağımızın doğallığı, hikayesi ve zenginliği global sofralarda yer almaya hazır. Türkiye gastronomi turizminin merkez ülkesi olabilir,” sözleriyle Türk mutfağının geleceğine dair vizyonunu paylaştı.

Mihrimah Belma Satır: “Sofralar Kültürümüzün Kalbidir”

TOGEM-SER Yönetim Kurulu Başkanı Mihrimah Belma Satır, paylaşmanın ve bereketin Türk sofra kültürünün özünü oluşturduğunu belirtti.
Satır, “Bizim sofralarımız sadece yemeklerin paylaşıldığı değil; bereketin, komşuluğun ve misafirperverliğin öğrenildiği yerlerdir,” diyerek kültürel değerlerin mutfak üzerinden yeniden yaşatılmasının önemine vurgu yaptı.
Sosyal medyanın mutfak kültürlerini yeniden anlatmak için güçlü bir araç olduğunu belirten Satır, “Mutfağımızı önce gençlerimize anlatmak zorundayız. Bu, kimliğimizi yaşatmanın en lezzetli yoludur,” dedi.
İklim krizi ve gıda israfı konularına da dikkat çeken Satır, “İsraf sadece ekonomik değil, aynı zamanda ahlaki bir sorundur. Ata tohumlarımızı koruyarak sıfır atık hedefine ulaşmak için teknolojiyi doğru kullanmalıyız,” ifadelerini kullandı.

Mahmud Rıdvan Nazırlık: “Elazığ’ın 1300 Tarifi, Türkiye’nin Zenginliğidir”

TBMM Elazığ Milletvekili Mahmud Rıdvan Nazırlık, Elazığ’ın 1300’ü aşkın geleneksel yemeğiyle Türkiye’nin gastronomi haritasında yer alması gerektiğini söyledi.
“Şehirlerimizin potansiyelini görmek ve bunu ekonomik değere dönüştürecek projeler üretmek zorundayız,” diyen Nazırlık, Elazığ’ın zengin mutfak kültürünün hak ettiği konuma gelmediğini belirtti.
“Elazığ’ı Hatay, Gaziantep ve Erzurum gibi gastronomi şehirleri arasına taşımak istiyoruz. Sağlıklı ve yerel ürünlerimizle bu mirası hem ekonomiye hem de genç kuşaklara kazandıracağız,” dedi.

Mehmet Sekmen: “Erzurum, Lezzetin de Zirvesinde”

Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, şehrin yalnızca bir kış destinasyonu değil; asırlık lezzetlerin başkenti olduğunu vurguladı.
“Gastronomi, şehirlerin en güçlü tanıtım aracıdır,” diyen Sekmen, Erzurum’un 61 coğrafi işaretli ürüne sahip olduğunu, bu sayıyı 120’nin üzerine çıkarmayı hedeflediklerini söyledi.
“Erzurum Kahvaltı Festivali’nde 27 coğrafi işaretli ürün ve 55 yerel lezzeti bir araya getirdik. UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil olmak için çalışıyoruz,” dedi.
Sekmen, “Kaliteli üretim, markalaşma ve sağlık odaklı yaklaşım, geleceğin gastronomisinin temelini oluşturacak,” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.

Igor Bukharov: “Türk Lezzetleri Rusya’da Sevgiyle Karşılanıyor”

Rusya Otelciler ve Restoranlar Federasyonu Başkanı Igor Bukharov, Türk mutfağının Rusya’da sevilen bir marka haline geldiğini söyledi.
“Moskova’da Türkiye ile başlattığımız gastronomi iş birliği pandemiyle ara verdi ama şimdi yeniden birlikteyiz. GastroShow, iki ülke arasında yeni bir mutfak köprüsü kuruyor,” dedi.
Bukharov, “Rusya’da insanlar Türkiye’de tatil yaptıktan sonra Türk lezzetlerini arıyor. Bu doğal bir kültürel bağ. Ortak mutfak zincirleri ve tanıtım projeleriyle bu bağı güçlendirebiliriz,” ifadelerini kullandı.
“Milli mutfaklarımızı korumak ve birlikte büyütmek, iki ülkenin de ortak çıkarıdır,” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.

Panelde Gündem: Sağlık, Sıfır Atık ve Markalaşma

Etkinlik, gün boyu süren panellerle sağlık temalı gastronomi yaklaşımlarını ve geleceğin trendlerini tartışmaya açtı.
“Sağlıklı beslenme alışkanlıkları”, “sıfır atık mutfaklar”, “teknolojinin mutfak kültürüne entegrasyonu” ve “gastronomide markalaşma” gibi konular, sektörün önde gelen isimleri tarafından ele alındı.
GastroShow 2025, Türkiye’nin gastronomi turizmi vizyonunu sağlık, sürdürülebilirlik ve kültürel değerler ekseninde yeniden tanımlayan güçlü bir platform olarak öne çıktı.