Kebap, sadece Türk mutfağının değil, Ortadoğu’dan Güney Asya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyanın ortak mirasıdır. Ancak “kebap” denince çoğu insanın aklına ilk gelen ülke Türkiye olur. Peki, bu enfes lezzet gerçekten kimin icadı? Kebapı kim ortaya çıkardı? Bu sorunun cevabı, tarih boyunca ateşin başında pişen etin izini sürmeyi gerektiriyor.

Kebap kelimesi, Arapça “kabāb” kökünden gelir ve “ateşte pişirmek” anlamına gelir. İlk yazılı kaynaklar 9. yüzyıl Abbasi dönemi mutfak metinlerine kadar uzanır. Ancak kebap, aslında insanlık tarihi kadar eski bir pişirme yöntemidir. Ateşin keşfinden kısa bir süre sonra insanlar eti doğrudan ateşte pişirmeye başlamış, bu da kebabın en ilkel hâlini oluşturmuştur.

Türkler ve Kebap Kültürü

Bugünkü anlamıyla kebabın şekillenmesinde ise Türklerin etkisi büyüktür. Göçebe Türk toplulukları, etlerini açık ateşte ya da köz üzerinde pişirerek tükettikleri için bu yöntem zamanla kültürel bir alışkanlığa dönüşmüştür. Özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde kebap, saray mutfağında da kendine önemli bir yer edinmiştir.

Özellikle şiş kebap, Türkmen obalarından Osmanlı sarayına kadar uzanan bir çizgide, metal şişlerde pişirilen et kültürüyle doğrudan bağlantılıdır. Zamanla kebap, coğrafyaya ve malzemeye göre evrilmiş; Adana kebabı, Urfa kebabı, cağ kebabı, tandır, testi kebabı gibi onlarca farklı tür ortaya çıkmıştır.

Ortadoğu ve Komşu Etkiler

Kebap, sadece Türkler tarafından değil, İran, Arap, Kürt, Ermeni ve Yunan mutfaklarında da farklı biçimlerde uygulanmıştır. İran’da kabab koobideh, Arap coğrafyasında shish taouk veya shawarma, Yunanistan’da souvlaki gibi versiyonları vardır. Bu durum, kebabın tek bir ulusa değil, ortak bir coğrafi kültüre ait olduğunu gösterir.

Ancak kebap kelimesinin yaygınlaşması ve dünya gastronomisinde tanınması, büyük ölçüde Osmanlı mutfağı ve modern Türkiye Cumhuriyeti’nin etkisiyle olmuştur.

Sonuç: Kebap Bir Kişinin Değil, Bir Kültürün Ürünü

Kebap, “tek bir kişi” ya da “tek bir millet” tarafından icat edilmemiştir. O, insanlık tarihinin ateşle tanışmasından bu yana süregelen bir pişirme tekniğinin, göçlerin, savaşların, kültürel alışverişlerin damakta bıraktığı izidir. Fakat kebabı bir sanata dönüştüren, onu çeşitlendiren ve dünya çapında tanıtan mutfakların başında Türk mutfağı gelir.

Bugün kebap, sadece bir yemek değil; paylaşılan bir kültür, bir gelenek ve nesilden nesile aktarılan bir hikâyedir. Her bölgenin kendi yorumu olsa da, ateşin üzerinde pişen etin başında kurulan dostluk aynıdır.