“Kadınlar evde oturmasın” diyerek yola çıkan iki köy, bugün kadın dayanışmasının en canlı sahnesine dönüştü. Saitabat’ın “Sultan Anneleri” ve Doğancı’nın emektar kadınları, üretimden kültürel mirasa uzanan örnek bir dayanışma hikâyesi yazıyor.

“Kadınlar evde oturmasın, ülkemizin bize ihtiyacı var”

Bursa’nın dağ köylerinde iki kadın girişimi, yıllar önce bir hayalden doğdu; bugün ise yüzlerce kadına umut, istihdam ve güç veren bir modele dönüştü.
Saitabat Köyü Kadınları Dayanışma Derneği Başkanı Sermin Çekaloğlu ve Doğancı Köyü Kadınları Dayanışma Derneği Başkanı Elif Kobak, kırsalda kadın emeğiyle dönüşen bir kalkınma hikâyesini anlatıyor.

Sermin Çekaloğlu

“Birlikten kuvvet doğar” diyen Sultan Anneler

2002 yılında köy kadınlarının gönüllü emeğiyle kurulan Saitabat Köyü Kadınları Dayanışma Derneği, bugün “Sultan Anneler” markasıyla hem üretim hem turizm alanında örnek gösterilen bir yapı.
Dernek Başkanı Sermin Çekaloğlu, kuruluş sürecini şöyle anlatıyor:

“Boş bir araziyi kiraladık, kadınlar el birliğiyle beş yıl gönüllü çalıştı. Alt katı biz yaptık, sonra 35 kişiye iş imkânı doğdu. Türkiye’de köylü kadınlar tarafından kurulan ilk dernek olduk.”

Çekaloğlu, kadınların sadece üretici değil, topluma değer katan bireyler olduğunu vurguluyor:

“Bizim ihtiyacımız olmasa da bize ihtiyacı olanlar için çalışalım. Ülkemizin buna ihtiyacı var.”

Dernek bugün kendi internet sitesi üzerinden yöresel ürünlerini satıyor; reçellerden tarhanaya, silordan makarnaya kadar tüm üretim el emeğiyle yapılıyor. “Kültürüne sahip çıkmayan milletler yok olmaya mahkûmdur” diyen Çekaloğlu, mekanlarını da geleneksel dokuya uygun biçimde restore ettiklerini söylüyor:

“Bizim binamız sıfırdan yapıldı ama herkes tarihi sanıyor. Çünkü kültürümüzü, bakır sunumlarımızı, sedirlerimizi koruyoruz.”

Elif Kobak

Doğancı Kadınlarının Direnci: “Yılmasınlar, birlikte güçlüler”

Osmangazi ilçesine bağlı Doğancı Köyü’nde ise 2011 yılında kurulan Doğancı Köyü Kadınları Dayanışma Derneği, 26 yıl kullanılmayan bir okul binasını yeniden hayata kazandırdı.
Başkan Elif Kobak, süreci şöyle özetliyor:

“12 kadın olarak el nakışıyla başladık, sonra tarhana, kuskus, reçel üretimine geçtik. 2016’da kahvaltı salonumuzu açtık, şu an 28 kadın dönüşümlü çalışıyor.”

Kadınların sadece üretim değil, eğitim alanında da kendilerini geliştirdiğini belirtiyor:

“İngilizce ve bilgisayar kursları aldık. Başta eşlerimiz destek vermedi ama şimdi bizimle gurur duyuyorlar. Birlikte üretmeyi, birlikte güçlenmeyi öğrendik.”

Dernek, BEBKA (Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı) desteğiyle kurulan bir proje kapsamında büyümüş. Kobak, kadınlara seslenirken duygulanıyor:

“Kadınlar yılmasın. Birlikte olalım, üretelim, toprağımızı terk etmeyelim. Kadınlar birlikte güçlü.”

Köyden gelen kalkınma modeli

Bugün Saitabat ve Doğancı köylerinde kadınlar sadece üreten değil, yöneten, ilham veren, örnek gösterilen figürler haline geldi. Her iki başkan da aynı mesajla bitiriyor:

“Kadın dayanışması sadece bir kavram değil, bir yaşam biçimi. Emek verdikçe köyler de kadınlar da güzelleşiyor.”